29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Vesilesiyle:
“Kasr-ı Şirin’den Ankara’ya – Dört Asırlık Barış ve Komşuluk”
Yazar: Seyed Vahid Peyman
Bugün, 29 Ekim, Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 102. yıldönümüdür. Bu tarih, Türk milletinin Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bağımsızlık, modernleşme ve kalkınma yolunda attığı büyük adımın sembolüdür.
İran, bölgenin en eski medeniyetlerinden biri olarak, yüzyıllar boyunca Türk milletiyle karşılıklı saygı, derin kültürel bağlar ve ortak ekonomik çıkarlar temelinde ilişkiler kurmuştur.
17. yüzyılda imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan bu yana İran ile Osmanlı İmparatorluğu ve ardından Türkiye Cumhuriyeti arasında hiç savaş yaşanmamıştır. Bu, Orta Doğu’nun çalkantılı tarihine bakıldığında nadir görülen bir durumdur. Şüphesiz ki ticaretin olduğu yerde barış ve huzur hüküm sürer.
Pehlavi döneminde Tahran–Ankara ilişkileri, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Her iki ülke de CENTO paktının üyeleri olarak yakın işbirliği içindeydiler. İran İslam Devrimi’nden sonra ilişkiler dalgalı bir seyir izlese de, bölgenin jeopolitik ve ekonomik gerçekleri bu kadim bağların kopmasına izin vermemiştir.
Günümüzde, küresel güç dengelerinin hızla değiştiği bir dönemde, İran ve Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü rolü üstlenebilirler. Ancak iki ülke arasındaki yıllık ticaret hacmi, hedeflenen 30 milyar dolar seviyesine henüz ulaşmamıştır. Oysa Türkiye’nin batı komşularıyla ticaret rakamları bunun birkaç katıdır.
Öte yandan, Rusya’nın Türkiye’ye petrol, doğalgaz, bakır ve alüminyum gibi ürünleri düşük fiyatlarla satması, İran’ın Türkiye pazarındaki payını azaltmaktadır. Bu durumda İran için doğru strateji, ihracatta çeşitliliği artırmak, ürün kalitesini yükseltmek, bankacılık ve gümrük süreçlerini kolaylaştırmak ve Türk yatırımcılarını İran’ın serbest bölgelerine çekmek olmalıdır.
Türkiye, İran’ın Avrupa’ya açılan kapısıdır; İran ise Türkiye’nin Orta Asya, Kafkasya ve Basra Körfezi’ne ulaşmasında stratejik bir koridordur. Bu jeoekonomik bağ, güçlü bir siyasi irade ve stratejik diyalogla desteklenirse, her iki ülkeyi de bölgede tamamlayıcı iki güç hâline getirebilir.
Kültürel alanda da iki millet arasında dil, din, edebiyat ve sanat bakımından önemli ortaklıklar mevcuttur. Ortak kültür haftaları düzenlemek, sağlık ve inanç turizmini geliştirmek, öğrenci ve sanatçı değişim programları uygulamak, halklar arası dostluğu devlet ilişkilerinin ötesine taşıyabilir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. kuruluş yıldönümü vesilesiyle, İran halkı ve Asr-ı Âzâdî gazetesi olarak, kardeş Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetine en içten tebriklerimizi sunuyoruz.
İnanıyoruz ki, karşılıklı saygı, ortak çıkarlar ve dinamik bir ekonomi temelinde şekillenecek bir gelecek, bölge barışı ve kalkınması için örnek bir model olacaktır.
Asr-ı Âzâdî, Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. kuruluş yıldönümünü yürekten kutlar; İran ve Türkiye’nin, barış, kalkınma ve işbirliği yolunda yeni bir tarih yazacaklarına yürekten inanır.